Yapay zekâ (YZ veya İng. Artificial Intelligence'den AI), insanın düşünme yöntemlerini analiz ederek bunların benzeri yapay yönergeleri geliştirmeye çalışmaktır.
Bir bakış açısına göre, programlanmış bir bilgisayarın düşünme girişimi gibi görünse de bu tanımlar günümüzde hızla değişmekte, öğrenebilen ve gelecekte insan zekâsından bağımsız gelişebilecek bir yapay zekâ kavramına doğru yeni yönelimler oluşmaktadır.Bu yönelim, insanın evreni ve doğayı anlama çabasında kendisine yardımcı olabilecek belki de kendisinden daha zeki, insan ötesi varlıklar meydana getirme düşünün bir ürünüdür.Bu düş, 1920 li yıllarda yazılan ve sonraları Isaac Asimov'u etkileyen modern bilim kurgu edebiyatının öncü yazarlarından Karel ?apek'in eserlerinde dışa vurmuştur. Karel ?apek, R.U.R adlı tiyatro oyununda yapay zekâya sahip robotlar ile insanlığın ortak toplumsal sorunlarını ele alarak 1920 yılında yapay zekânın insan aklından bağımsız gelişebileceğini öngörmüştü.
Tanım
İdealize edilmiş bir yaklaşıma göre yapay zekâ, insan zekâsına özgü olan, algılama, öğrenme, çoğul kavramları bağlama, düşünme, fikir yürütme, sorun çözme, iletişim kurma, çıkarımsama yapma ve karar verme gibi yüksek bilişsel fonksiyonları veya otonom davranışları sergilemesi beklenen yapay bir işletim sistemidir.Bu sistem aynı zamanda düşüncelerinden tepkiler üretebilmeli (eyleyici Yapay Zekâ) ve bu tepkileri fiziksel olarak dışa vurabilmelidir.
Tarihçe
"Yapay zekâ" kavramının geçmişi modern bilgisayar bilimi kadar eskidir.Fikir babası, "Makineler düşünebilir mi ?" sorunsalını ortaya atarak Makine Zekâsını tartışmaya açan Alan Mathison Turing'dir.1943 te II. Dünya Savaşı sırasında Kripto Analizi gereksinimleri ile üretilen elektromekanik cihazlar sayesinde bilgisayar bilimi ve yapay zekâ kavramları doğmuştur.
Alan Turing, Nazi'lerin Enigma makinesinin şifre algoritmasını çözmeye çalışan matematikçilerin en ünlenmiş olanlarından biriydi. İngil
Hacking, bilgisayar sistemi hakkında ve sistemin nasıl çalıştığı hakkında bilgi almak için bu sistemlere girmektir. Hacking kanunsuz bir olay çünkü hackerler her tür bilgiye karşılıksız, bir şey ödemeden ulaşmak istiyorlar, ve ulaşıyorlar da! Tabii bu insanları kızdırıyor ve toplumdan dışlanıyorlar ve hapisten uzak durmak içinde kimliklerini gizlemek zorundalar. Kendi hacking toplulukları dışından bir kimseyle cezalandırılma korkusundan konuşamazlar. Öğrenmek istedikleri için cezalandırılıyorlar. Hükümetler, dışarıda o kadar tehlikeli insan varken, bu hackerlerı yakalamak için tonlarca para harcıyor. Katiller, tecavüzcüler, teröristler, fidyeciler ve hırsızlar yaptıkları işler yüzünden cezalandırılmalı, HACKERLAR DEĞİL! Kimseyi tehdit etmezler ve bir insanı veya bir bilgisayarı incitmek istemezler. Elbetteki kendilerine hacker deyip bilgisayar sistemlerine zarar verenlerde var, ama onlar hacker değil. Onlar crackerlar ve suçlular. Crackerlardan kurtulmanın iki yolu var. Biri bilgisayar ve telefon olayını iptal etmek ki onlar yine istediklerini almak için bir yol bulabilirler! Diğer yol ise onlara istediklerini vermek.
Bir hackerın felsefesi vardır ama crackerın felsefesi yoktur, crackerların amacı sadece zarar vermek, hacker ise bilginin özgürlüğünü savunur ve istediği bilgiye kimsenin ruhu duymadan erişebilir. Hacker bir sistemi daha iyi hale getirmek için uğraşırken, crackerlar sistemi bozmak yolunda çalışırlar.
Hackerları suçlu gibi gösterenlere cevabım:
Eğer hackerlar olmasaydı o kullandığınız bilgisayar hâlâ 1980den kalma bilgisayar olurdu, sistemler bu kadar gelişmezdi ve bilgi güvenliği alanında bu kadar ilerleme kaydedemezdiniz...
Kevin Mitnick. 44 yaşında (06-08-1963). Gelmiş geçmiş en büyük hacker olarak kabul ediliyor. 5 yıl hapiste kaldıktan sonra 2000 yılında koşullu olarak serbest bırakıldı. Koşullardan birisi telefona ve bilgisayara dokunmamak. Bu koşulun başlıca nedeni daha önce de hapse giren Kevin'ın intikam olarak kendisini mahkum eden yargıca, kendisini suçlayan savcıya vb. oyunlar oynaması. Örneğin, bir seferinde telefon numarası öğrenme hattını (bizdeki 118 hizmeti) bir yargıcın telefonuna yönlendirmiş. Sevmediği birisinin telefonunu aylarca arızalı olarak göstermiş. Bir başkasının telefonuna binlerce dolarlık faturalar gönderilmesini sağlamış. Telefon ve bilgisayar sistemlerini avucunun içi kadar iyi bildiği tartışılmaz.
Kevin Mitnick sorunlu bir aileden geliyor. Kevin üç yaşındayken anne ve babası ayrılmışlar. Amcası madde bağımlısı. Bir seferinde cinayetle suçlanmış. Üvey kardeşi Adam aşırı dozda uyuşturucu kullanmaktan ölmüş.
Annesi Shelly lokantalarda garsonluk yaparak hayatını kazanıyor ve sık sık erkek arkadaş değiştiriyordu. Kevin annesinin arkadaşlarından birisine yakınlık duymaya başladığı zaman annesinin hayatına başka birisi giriyordu. Kevin'ın gerçek babası ile ilişkisi çok azdı. Sık sık yer değiştiriyorlardı, düzenli bir hayatları yoktu. Kevin'ın sürekli değişen arkadaş çevresine karşı telefon iletişiminden başka bir seçeneği yoktu. Bu yüzden telefon sistemlerini iyi öğrenmesi gerekiyordu. Öğrendi de...
1978'de Kevin Mitnick amatör radyoculukla uğraşıyordu. Bir yandan da telefon sistemleriyle ilgileniyordu. İnsan ilişkileri kötüydü, hemen herkesle takışıyor ve kavga ettiği herkese kin besleyip zarar vermeye çalışıyordu. Örneğin, telefon hatlarının kesilmesini sağlıyordu. Kin tutma ve sevmediği insanlara teknolojik zararlar verme huyu hep devam etti.
Kevin 1978 yılında amatör radyo sistemleriyle uğraşırken Roscoe ile tanıştı. Kevin'ın Roscoe ile ilişkisi hep sürecekti. 1995 yılında yakalandığında ilk aradığı kişi Roscoe olmuştu
Richard Matthew Stallman (İnternet ortamında kullanılan kısaltması rms; d. 16 Mart 1953), Amerikalı özgür yazılım aktivisti, sistem uzmanı ve yazılım geliştiricisi.
Eylül 1983'de, Unix-benzeri işletim sistemi oluşturmak amacıyla işletim sistemi çekirdeği (kernel) hariç bir işletim sistemi için gerekli olan tüm yazılımları içeren dev bir özgür yazılım koleksiyonu olan GNU Projesi ni hayata geçirmiştir. 70'lerin sonu ve 80'lerin başında MIT 'de AI (Yapay Zeka) konusunda çalışmalar yaptığı sırada mesai arkadaşlarının geliştirdikleri yazılımların kaynak kodlarını ticaret amacıyla kapatmalarına karşı isyanı bugüne kadar devam etmektedir.
Stallman 'a göre yazılım kodlarının gizlenmesi beraberinde birçok sorunu getirmekteydi. Bunlardan en çok yaşananı, bir firma veya şahsın açık kaynak kodlu bir yazılımı alıp birkaç değişiklik yaptıktan sonra kaynak kodunu kapatarak ticari amaçla kullanmasıydı. Böylesi bir döngü dünyadaki tüm geliştirilen yazılımların zamanla kapalı kaynak haline gelmesine yol açabileceği için Stallman MIT 'deki hacker faaliyetlerini ve enerjisini, açık kaynak kodlu yazılım savunuculuğuna yöneltmiştir.
Stallman'ın savunuculuğunu yaptığı açık kaynak kodlu yazılım aslında dünyanın birçok başka yerinde zaten uygulanmaktaydı. University of California, Berkeley'de vücuda gelen BSD bunun başta gelen örneğidir. BSD geliştirdiği yazılımları, ki aralarında TCP/IP protokol takımı gibi Internetin belkemiğini oluşturan kodlar da vardır, tamamen açık şekilde herkesin takdirine sunmaktaydı. Ve BSD de, Stallman 'ın yaşadıklarına benzer şekilde kendi geliştirdiği kodların bir başkası tarafından alınarak üstü kapatılıp ticaret amacıyla kullanılmasını yaşamıştır: AT&T, Sys V adı verilen Unix sürümü içinde BSD'nin geliştirdiği ve TCP/IP 'yı da içeren birçok kodu kullandı ve daha sonra trajikomik bir şekilde BSD'yi AT&T'nin kendi telif hakkındaki yazılımları kullandığı iddiasıyla 1992'de mahkemeye verdi.[1] Ancak mahkeme AT&T 'nin aley